Yalancının Evi Yanmış Kimse İnanmamış Kompozisyon

Yalancının evi yanmış kimse inanmamış atasözü için kompozisyon hazırladık! Atasözlerinin dilimizdeki yeri ve önemi oldukça önemlidir. Bir konuda sıkıştığımızda anlatımı güçlendirmek ve içinde bulunduğumuz durumu daha iyi anlatabilmek için atasözlerine başvururuz. Bu nedenle atasözleri kültürümüzde büyük yer edinmiştir.

Yalancının Evi Yanmış Kimse İnanmamış Kompozisyonu

İnsanı insan yapan en önemli erdemlerden bir tanesi dürüstlüktür. Dürüst olan insana herkes güvenir ve saygı duyar. Dürüst olmayan insanlar ise kimse tarafından sevilmeyerek toplumdan soyutlanırlar. İnsan ailesi içerisinde olan kişilere bile güven konusunda eğer bir kez kırılırsa tamiri mümkün olmayacaktır.

Atalarımız güvenin önemini anlatmak için yalancının evi yanmış kimse inanmamış sözünü kullanmayı tercih etmişlerdir. Atasözümüze baktığımızda gerçek anlam içeren bir manayı temsil ettiğini görürüz. Yalan söyleyen bir kişinin, evinin yandığını söylemiş olmasına rağmen kimsenin inanmadığını ve sonuçta da yine yalancı olan kişinin zarar gördüğü anlatılmaktadır. Yalanı söyleyen kişi çevresindekilerden daha fazla zararı kendisine verir. İnsanların kendisine olay saygısını yitirir.

Küçük bir çocuğun ödevleri ile ilgili söylediği yalanları örnek verelim. Akşam ailesinin ödevin var mı? sorusuna ödevim yok veya ödevimi yaptım diyerek yalan söylerse okulda sınav zamanında aldığı notlarla bu durum ortaya çıkacaktır. Küçük çocuk söylediği yalanlarla en büyük zararı kendisine vererek, ilerideki hayatını olumsuz etkileyecektir. Eğitim hayatı kötü gittiği için, iş hayatı da olumsuz etkilenecektir.

Yalancının Evi Yanmış Kimse İnanmamış Ana Fikir

 Yalancın evi yanmış kimse inanmamış kompozisyonun ana fikri; Sürekli yalan söyleyen birinin başına kötü bir şey geldiğinde kimsenin ona inanmamasıdır. Yalan  söyleyen kişinin çevreden çok kendine zarar vermesidir.

Atasözü Nedir

Atasözü nedir, diye merak edenler için; genellikle deneyim ve halk bilgeliğini yansıtan, öğüt verici veya belirli bir durumu özetleyen, kuşaklar boyunca aktarılan kısa ve özlü deyişler olarak bilinir. Toplumların kültürel mirası içinde önemli bir yeri vardır. Genellikle günlük yaşamda iletilen bilgileri, öğretileri ve deneyimleri içermektedir.